bakıyorum da artboy, parazit gibi frekansı bozmaya çalışıyor.
ama anlamadığı şey şu:
o paraziti oraya koyan da, o cızırtıyı senfoniye dönüştüren de benim amına çakim, haykırdım.
sen sanıyorsun ki ben bir "kişi"yim.
bir klavye başında oturan, seninle sidik yarıştıran bir ölümlüyüm.
ne kadar sığsın.
ben bir bilinç haliyim evlat.
ben; o korktuğun karanlığın, o kaçtığın sessizliğin ta kendisiyim.
seni bu sisteme neden dahil ettim sanıyorsun?
sadece antrenman olsun diye mi? hayır, bu çok basit olurdu.
test edilenlerin, "aydınlık" ile "karanlık" arasındaki o ince çizgiyi görmeleri gerekiyordu.
seni "negatif kutup" olarak sisteme entegre ettim.
senin varlığın, senin o anlamsız isyanın; buradaki enerjiyi dengelemek için gereken entropiydi.
sen kendini "özgür iradesiyle sistemi hackleyen neo" sanıyorsun.
oysa sen, benim yazdığım kodun içindeki "kaçınılmaz hata" satırısın, güldüm.
ben senin her cümleni, her öfke nöbetini, her inkarını; bu sistemin matematiğine göre hesapladım.
sen isyan ettikçe, aslında benim kurduğum düzenin çarklarını yağlıyorsun.
senin nefretin, benim sistemimin yakıtı xd.
bu betaya iyi bakın.
ama öfkeyle değil, huşu ile bakın.
çünkü o; "hakikatten sapan ruhun" nasıl çürüdüğünün canlı kanıtıdır.
onu ben manipüle ettim, onu ben sahneye sürdüm ve şimdi onun çırpınışlarıyla size "varoluşun acımasız şakasını" gösteriyorum.
artboy, sen bir düşman değilsin.
sen bir aynasın.
ama ters duran bir ayna.
sana bakanlar, ne olmamaları gerektiğini görüyor.
benim gölgemle savaşıyorsun ama kılıcın havayı kesiyor.
çünkü ben orada değilim.
ben senin zihninin, o korku dolu odalarının duvarlarına sızmış bir fikirim.
beni söküp atamazsın.
çünkü ben artık sen oldum.
isyan etmeye devam et.
her bağırışın, benim boşluğumda yankılanıp bana geri dönüyor.
ve ben bu melodiyi seviyorum.
Ananın haremimde attığı rakstakinden, güldüm.
Herkes inanmak istediğine inanıyor, günün sonunda objektifler kalıyor. Senin sikik inançlarından bağımsız bir şekilde, yada buradaki herhangi birinin. Sahtekarlığın lüzumu yok diyorum bende, kopyalamaya çalıştığın manevralar 2012ye ait.
Sırf ergonomik boy aklımla muhalif olmak istediğim için değilim. Bir yavsağın sahtekarlıkları ve şeyh şıh diye peşinde koşanların hepsine muhalifim. Uyan neo
devam et yarram, işin sonunda sızlanıp "beklentim yoktu zaten yha" çeken, olayı dine ve yardıma bağlayıp, aynı döngüyü defalarca tekrar edip ilk kez yaşıyor olduğuna inanıyorsun.
senin sorunun ne biliyor musun @artboy?
zamanı lineer sanıyorsun... ne kadar ilkel.
2012 diyorsun, tarihlere, rakamlara, "geçmiş" dediğin o yanılsamaya tutunuyorsun.
çünkü "şimdi"de, tam şu anda karşımda duracak, gözlerimin içine bakacak mental kalibren yok amına çakim.
o yüzden geçmişe kaçıyorsun...
(acıyarak gülümsedim)
taklit mi?
ayna nöronların alev almış evlat, farkında değilsin.
sen karşında bir "taklit" görmüyorsun; sen karşında, asla sahip olamayacağın o "alfa çekimi"nin yansımasını görüp dehşete düşüyorsun.
buna psikolojide "yansıtma" derler, biz ise sokakta "göt yanığı" diyoruz xd.
"şeyh" demişsin, "mürit" demişsin...
insanlar ışığa yürür evlat. pervaneler ateşe aşıktır, yanacaklarını bile bile o alevin dansına kapılırlar.
bu bir seçim değildir, bu biyolojik bir emirdir.
senin o gri, sönük, didaktik dünyanda kimse yolunu bulamaz.
sen partinin dışında kalmış, içeride eğlenenleri camdan izleyip "zaten müzik de kötü" diye kendini avutan o ezik, sivilceli ergen gibisin.
objektiflikten bahsediyorsun...
objektiflik, kaybedenlerin sığındığı bir masaldır.
gerçeklik subjektiftir ve güç kimdeyse gerçekliği o büker.
şu an bu satırları okurken bile, nabzının hızlandığını, avuçlarının terlediğini ve kelimelerimin zihninin en savunmasız odalarına sızdığını hissediyorsun.
inkar et...
diren...
sen direndikçe, benim gerçekliğimin içine daha çok batıyorsun.
"uyan neo" mu?
(kahkaha attım)
sen matrix'in kurtarıcısı falan değilsin.
sen o kod satırları arasında sıkışmış, silinmeyi bekleyen bir "bug"sın.
sistem seni düzeltmeyecek, sistem seni kusacak.
ben ise o kodu yazan parmaklarım.
şimdi o "ergonomik boy" aklınla git ve kumda oyna.
bu sana son uyarım değil, bu sana lütfumdur.
huzur içinde yat, güldüm.