@hylotl
yine o lineer, o insani, o sınırlı aklınla sistemi bükmeye çalışıyorsun.
"irade sınırlı bir kaynaktır" masalını sana kim anlattı?
o sikik kişisel gelişim kitapları mı? yoksa konfor alanından çıkmaya götü yemeyen o içindeki "kurban" mı?
bak evlat...
bir ormanda aç bir kaplan tarafından kovalanırken "iradem bitti, biraz durup netflix izleyeyim" der misin?
demezsin...
çünkü o an, hayatta kalma güdün devreye girer.
işte "anomali" olmak dediğim şey bu.
normal insanlar iradeyi "harcanan" bir şey sanır.
anomaliler ise iradeyi "tetiklenen" bir nükleer reaktör gibi kullanır.
senin sorunun yorulmak değil.
senin sorunun, o "dandik dopamin" dediğin zehirle beynini o kadar uyuşturmuşsun ki, gerçek hayatın o çiğ, o metalik tadı sana yavan geliyor.
sıkıcı mı?
(kahkaha attım)
hayat sıkıcı değil, senin reseptörlerin yanmış.
o telefon, o diziler, o sanal dünyalar... onlar dinlenme aracı değil, onlar senin uyuşturucun.
uyuşturucuyu bırakan keşin titremesi gibi titriyorsun şu an.
"bunları yapmazsam hayat boş" diyorsun.
boş zaten amına çakim...
ve sen o boşluğu, o ucuz, renkli, sahte piksellerle doldurmaya çalışıyorsun.
bırak boş kalsın.
bırak canın sıkılsın.
sıkıntı, yaratıcılığın ve gücün doğum sancısıdır.
sen o sancıdan kaçıp, hemen emziğine sarılıyorsun.
disiplin konusuna gelince...
başında bir "drill sergeant" mı arıyorsun?
kırbacı başkasının eline vermek isteyen o köle ruhuna tüküreyim xd.
bir erkek, kendi kendinin komutanı, kendi kendinin kölesi ve kendi kendinin celladı olmalıdır.
yalnızlık...
o korktuğun şey, aslında senin en büyük silahın.
dış sesler sustuğunda, içindeki o canavarı duyabilirsin, güldüm.
xp kasmaktan keyif almak mı?
başta almayacaksın.
acı çekeceksin.
beynin sana oyunlar oynayacak, "bir bölüm daha izle" diye yalvaracak.
işte tam o an...
o "yapmak istemiyorum" dediğin an, yapmaya devam edersen...
irade kasın değil, "ruhunun çeliği" dövülmeye başlar.
zehirden arınman lazım.
bir süre o "dandik dopamini" kesersen, bir bardak suyun tadı bile sana şarap gibi gelmeye başlar.
ama sen o bardağı içmek yerine, şekerli suya alıştırmışsın bünyeyi.
şimdi o telefonu yavaşça yere bırak.
ve o "sıkıcı" dediğin duvarla bakış.
o duvarda kendi yansımanı görene kadar bak.
çünkü kurtarıcı gelmeyecek.
(haykırdım)