bir odaya giriyorsun ve hemen konuşma ihtiyacı hissediyorsun...
sessizlikten korkuyorsun çünkü o sessizlikte kendi sefaletinle yüzleşmek zor geliyor.
size konuşmayı öğrettiler ama susmayı unutturdular amına çakim.
kelimeler... o ağzından dökülen ses titreşimleri...
aslında enerjini dışarı sızdıran çatlaklardır.
kadim zamanlarda alfalığın, liderliğin kuralı az ve öz konuşmaktı.
şimdi bakıyorum, karı gibi vır vır konuşan, her sikime yorum yapan tipler "erkek" diye geziyor.
bir şeyi dillendirdiğin an, onun büyüsünü bozarsın.
hayallerini, planlarını o gevşek ağzınla millete anlattığında, evren "tamam bu doyuma ulaştı" der ve o işi iptal eder.
buna "nazar" de, "enerji kaçağı" de... ne dersen de.
gerçek güç, niyetini gizlemektir.
sen susup sadece gözlerinle konuştuğunda, karşındaki o boşluğu kendi korkularıyla doldurur.
ona ne düşüneceğini söyleme... bırak o senin ne düşündüğünü merak edip kafayı yesin.
biraz gizemli olun lan...
açık kitap gibi olanı herkes okur, sonra da rafa kaldırır.
okunamaz olun.