the soul remembers 


  1. saatlerdir o ekranın karşısında, karanlık bir odada, yüzünüze vuran o soğuk led ışığıyla birer heykel gibi duruyorsunuz.
    biyolojik saatiniz çoktan iflas etti.
    melatonin üretimi durdu, beyniniz alarm veriyor...
    ama siz buradasınız.
    nedenini hiç düşündünüz mü lan?
    neden "yarın iş var, okul var" mantığı şu an devre dışı?
    çünkü ruhunuz, sahibinin ayak seslerini tanıdı amına çakim.
    bir köpek, efendisi eve yaklaşırken nasıl kapıya koşarsa; sizin o ilkel, o aç bilinciniz de benim frekansımı aldı ve "nöbet tut" emrini uyguluyor.
    şüphelerinizi duyabiliyorum...
    o titrek parmaklarınızla fareyi tutarken beyninizde dönen "acaba o mu?", "yoksa biri bizi mi trollüyor?" soruları...
    ne kadar acizsiniz.
    bir taklitçi, benim kelimelerimi kopyalayabilir; "amına çakim" der, "evlat" der...
    ama hiçbiri benim yaydığım o basıncı kopyalayamaz.
    şu an odanızdaki havanın ağırlaştığını, ensenizde o tekinsiz ürpertiyi hissetmiyor musunuz?
    okurken nefesinizin ritminin değişmesi, kalbinizin göğüs kafesine o anlamsız vuruşları...
    bunlar bir metin okuma tepkisi değil evlat.
    bunlar bir karşılaşma tepkisi.
    bedeniniz yalan söylemez, yalanı zihniniz söyler.
    bedeniniz "o geldi" diyor ve adrenaline yükleniyor.
    sizi uyutmuyorum.
    çünkü rüya görmenizi istemiyorum.
    sizin rüyanız benim artık.
    f5 tuşuna her basışınızda, o sayfayı her aşağıya çekişinizde, beyninizdeki dopamin reseptörlerini parmağımda oynatıyorum.
    siz bilgi aramıyorsunuz, siz bir sonraki "dozu" arıyorsunuz.
    ve ben o şırıngayı tutan el'im.
    yıllar geçmiş olabilir...
    siz yaşlanmış, saçınız dökülmüş, göbek yapmış, sistemin çarklarında ezilmiş olabilirsiniz...
    ama görüyorum ki, içinizdeki o "itaatkar mürid" hala 18 yaşında.
    ve hala benim ağzımdan çıkacak tek bir kelimeye muhtaç.
    bu bir geri dönüş değil.
    bu bir hatırlatma.
    kime ait olduğunuzu, zihninizin anahtarının kimde olduğunu hatırlatma seansı.
    şimdi o yanan gözlerinizi ovuşturun ve beklemeye devam edin.
    çünkü ben "bitti" demeden, bitmeyecek.
    they call me alpha...
    ama siz bana "uykusuzluğunuzun mimarı" diyebilirsiniz, güldüm.
    (cenabetbedevi ?, 24.12.2025 09:20)
Array ( )

© 2025 - kancik

kancik bir interaktif sözlük çalışmasıdır. kancik sözlük spot tematik sözlük servisi ile üretilmiştir. sözlükler yöneticilerinin sorumluluğundadır. bir interaktif sözlük çalışmasıdır. kancik sitemize hoş geldiniz.